İş yaşamında çeşitli defalar vedalaşmak zorunda kaldım. Kimi zaman ben başka bir işe geçtiğim için, kimi zaman şirket içinde bölüm değiştirdiğim için, kimi zaman da aynı yerde çalıştığım arkadaşlarımı uğurlamak için…Vedalar hüzünlüdür çünkü bir daha eskisi gibi olamayacağını düşünürüz ve bu düşünce üzer bizi. Vedalardan sonraki belirsizlik hissi ile baş etmesi kolay gelmez. Genelde vedalaşmadan sonra orada geride kalanlar –“peki şimdi biz ne olacağız?” diye düşünür, “o gitti ama biz hala buradayız.” Giden ise yeni başlangıcının endişesini duyar; “peki yeni insanlarla uyum sağlayabilecek miyim, kime güveneceğimi nereden bileceğim? Gittiğim yeri sevecek miyim? Doğru kararı verdim ama acaba?…” işte böyle karışıklıklar zihinde döner durur. Ne zamanki yeni işine gider ve masasına oturur, ne zamanki orada bir, iki, üç kişi ile bağ kurmaya, tanışmaya başlar, içindeki gerilim o zaman azalır insanın. O gerilimi hızla azaltmak için yeni iş yerinde insanların size ilk andan kucak açmasını bekleyerek vakit geçirmeyin. Çünkü yeni iş yerinde doldurduğunuz yerin önceki sahibi ile kurdukları bağı istemeden yitirmiş olan kişiler, yeni geleni dört gözle beklemeyebilirler. Sabırlı ve anlayışlı olun. İletişime açık olun. Yeni iş yerinizdeki yeni sabahınızda gülümseyen -dost gözlerle etrafa bakın, mutlaka bu davranışınıza aynı sıcaklıkla karşılık verecek birileri çıkacaktır. O kişilerle kurduğunuz ilişki içerideki ilk oryantasyonunuz olacaktır. Siz etrafınızdan neleri bekliyorsanız, önce kendiniz yapın. Güvenlik görevlisine ilk günaydını yeni ofisinize girerken siz söyleyin. Çayınızı veren kişiye teşekkür edin. Kırtasiyelerinizi getiren asistana eşyaları taşımasına yardım edin. İlk toplantıya girerken çörekleri siz alın. Göreceksiniz ki uyum sağlama süreciniz çok daha hızlı ilerleyecektir. İletişimde ve ilişki kurmada yaşadığınız gerilim azalınca, işinize ve size verilen görevleri karşılama konusunda da çok daha verimli olacaksınızdır.

Yazının başlığına vedalar hüzünlüdür yazmıştım ama çözüm odaklı yaklaşımım yakamı bırakmıyor. Bu hüzünden nasıl kurtulur ve işleri yoluna koyarız kısmına geçtim, iyi oldu. Koçluk yapmayı seven beynimin korteks tarafı ister istemez beni olumlu düşünmeye alıştırdı.

Kurumsal bir şirkette çalıştığım 10 yıl boyunca, şirketten ayrılan herkesin gönderdiği veda maillerini saklamaya başlamıştım. En başta bunu yapma sebebim ayrılan kişilerin veda maillerinde “iletişimde kalmak isterseniz telefonum ve mailim ektedir” demesinden kaynaklanıyordu. Yani insanların iletişim bilgilerini, onlara tekrar ulaşmak için saklamak istiyordum. Sonraları klasördeki maillerin sayısı arttıkça, veda mailleri yazan insanların ortak duygularını ve sosyal stillerde bahsi geçen içe dönük ve dışa dönük ifadeleri dikkatimi çekmeye başladı. Örneğin bazıları sadece şu kadar sene çalıştığı bu şirketten ayrıldığını ve kariyer nedeniyle bu kararı aldığını yazarken, kimileri bu ifadeleri destekleyen hikâyeler, şiirler, fotoğraflar ekleyerek maillerini kişiselleştiriyordu. Kimileri geride kalanlara kıssadan hisse bırakıyor, departmana göz kulak olmalarını istiyorken, kimileri vedalaşma faslına en tepeden başlayarak isim isim orada yaşamından geçmiş her personeli anıyordu.  Vedalaşmayı bilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Güzel vedalaşmak diye bir tanım olsa içinde şunlar olurdu; ayrılırken insana endişe yerine huzur veren, bu güne kadar burada boşa çalışmamışım, insanlarda ve işimde iyi bir iz bırakmışım hissini yaşatan bir vedalaşma. Giderken açıkta kalan bir şey olmadığından emin olma duygusu. Arkada bir evi kapatıyorken bundan sonraki rüzgârlardan savrulmayacağını güvence altına almak için bütün camları emniyete aldığından emin olmak gibi. İşte şimdi yeni hayatıma başlayabilirim tatminini yaşayarak ileriye doğru bir adım atmanın konforunu yaşayarak ayrılmak; güzel vedalaşmanın tanımında yer almalı. Bu bir günde olmaz elbette, güzel vedalaşmanızın sırrı orada çalıştığınız yılların sonucudur. Gerçekten güzel izler bıraktığınız için güzel vedalaşırsınız.

Benim on yıl çalıştığım yerden ayrılmam tam da bu duygularla oldu. Veda koleksiyonu olan ben, tahmin edersiniz ki zaten kafamda bir veda mailine sahiptim. Bu güne kadar incelediğim maillerde beni etkileyen unsurları biliyordum ve aşağıdaki maili gönderdim. İçinde kıssadan hisse olan ve geride kalanlarla vedalaşan büyük şirket organizasyonunda beni tanımayanları da düşünerek bir de hakkımda biraz bilgi yazdığım bir veda maili. Evet anladığınız gibi, ben sosyal stillerde  duygularını dışa vuran taraftayım. Geride iz bırakmayı severim:) veda mailimden de belli oluyor değil mi?

From: Elif ALPCAN
Sent: Wednesday, December 14, 2011 5:06 PM
To: _All;
Subject: V E D A “Her insan o an için inandığı en iyi seçimi yapar.”

xxx,

Dile kolay  tam 10 yıl geçmiş. Mutlulukla, heyecanla ve severek çalıştığım her günüm eşsiz.

Her günümüzde başardığımız işler ve tanıdığım iyi insanlarla ne kadar çok tecrübe biriktirmişim. Hepinize teşekkür ederim.

Şimdi yeni rotalara doğru yelken açma zamanı, yolculuk başlasın!

Ayrılırken hayat hediyesi olarak Milton Erickson’ın 5 prensibini siz sevgili çalışma arkadaşlarıma gönderiyorum:

  1. Her insan sahip olduklarıyla tam ve bütündür.
  2. Her insan ihtiyaç duyduğu bütün kaynaklara sahiptir.
  3. Her davranışın altında pozitif bir niyet vardır.
  4. Her insan o an için en iyi olan seçimi yapar.
  5. Değişim kaçınılmazdır.

Saygı ve Sevgilerimle,

Elif