“Tahta kapı kapanır, Gümüş kapı açılır.”

Hayatınızın bir anında veya bir döneminde bu sözü söyleme ihtiyacı duydunuz mu?

Beklediği terfiyi başka biri aldığında, iş mülakatından olumsuz haber geldiğinde, günlerce yapılan hazırlıklar sonrasında ihaleden-müşteriden olumsuz cevabı alanlar içlerinden bu sözü söylerler.

Bir şey istediğimiz gibi sonuçlanmadığında, kaçırılan bir fırsatın yerine daha iyisinin çıkacağına inanmak isteriz.

Bu bir bakıma bir tesellidir ve gelecek için bu günden başlayacak çabanın devamını sağlar. Vazgeçmemektir. Umudu yitirmemektir. Bir kapı kapanır, ve kim bilir daha iyi bir kapı açılır.

İyimserler bu sözü severler, kötümserler “züğürt tesellisi bu dediğin, adamlar resmen işi bize vermediler, ve sırada daha iyi bir müşteri de yok!” derler.

İyimserlerin tarafında olan ben şöyle düşünüyorum; önemli olan kapanan kapının arkasından baka kalmamaktır. Hızlıca durumu kabullenip, önümüzde bizi bekleyen o gümüş kapıyı bulmak için kolları sıvamak, tekrar işe koyulmaktır.

Peki bir yenilginin, kaçan fırsatın arkasından hemen toparlanmak o kadar kolay mı?

Bunun için enerjiye ihtiyaç vardır. nasıl uzun süre çaresizlik içinde kalan kişi bu çaresizliğin içinde yaşamayı öğreniyorsa, kişi bunun tam tersini de yapabilecek donanımdadır. Yani nasıl öğrenilmiş çaresizlik* varsa, öğrenilmiş mutluluk/enerji de vardır.

Nasıl mı? işte cevabı; yaşadığımız duygusal tepkilerin farkında olursak, enerjimizi daha iyi yönetebiliriz. Yaşadığımız “beklenmedik olaylar” karşısında 4 temel aşamadan geçeriz. ŞOK, ÖFKE, DİRENÇ ve KABULLENME.  İngilizce yayınlarda SARA etkisi olarak geçen bu aşamalar

S-Shock,

A-Anger,

R-Resistance,

A-Acceptance’ın kısaltmalarından oluşmaktadır.**

O kötü haberi ilk aldığımızda yaşadığımız duygu/enerji bir ŞOKtur. Mesela 360 derece değerlendirme sonuçları hiç ummadığı gibi çıkanlar da bu şoku günümüzde çok sık yaşıyor. Ya da aday olduğu pozisyona hiç ummadığı birinin atandığın duyanlar…

– Nasıl olur da bu benim başıma gelir? O kadar da hazırlanmıştım! her şey çok yolundaydı!

Bu şokun yaşattığı duygusal devinimi tamamladığımızda, ardından ÖFKE duygusunu yaşamaya başlarız. Kırgınızdır;

-“Gidip onlara hadlerini bildireceğim! kendilerini ne sanıyorlar! Şimdi okkalı bir mail atayım da herkes bu işin doğrusunu benden duysun!”.

-“İstifamı verip çekip gideceğim, yetti artık!”

Bir kişi şok ve öfke aşamasındayken mantıksız davranışlar gösterebilir.

Bir süre sonra ÖFKE yerini DİRENCE bırakır. Başımıza gelen bu olayı /durumu bir türlü kabul edemeyiz. İsyan bayrağını çekeriz. Yapılan önerileri, çözüm yollarını kabul etmek şöyle dursun, hepsine verecek bir cevabımız ve bir itirazımız da vardır. Mesela kişi işinden ayrılmıştır ama bir türlü aradığı gibi bir iş yoktur. Eşinden ayrılmıştır ama bir türlü toparlanamamaktadır. Görevi değişmiştir ama bir türlü yeni görevine uyum sağlayamamıştır. Yöneticisi değişmiştir ama bir türlü istediği gibi bir iletişimi yakalayamamıştır. Direnç aşaması da dahil, Şok ve Öfke aşamasında ne kadar kalacağımız olaya ve bize özgüdür. Yani hangi aşamada ne kadar zaman kalacağımız herkesin tepki ve duygu süresine göre değişir. Bazı aşamalarda 10 dakika kalırsınız, bazı aşamalarda 10 yıl takılı kalırsınız. Ancak içinde bulunduğunuz duygu aşamasının ne kadar  farkında olursanız o kadar hızlı o aşamayı geçersiniz.

Asıl kurtuluş son aşamaya ulaşmaktır. KABULLENME aşaması işte bu aşamaya ulaşanlar GÜMÜŞ KAPIYI bulma fırsatını yakalayabilecektir. Başına gelen olayları kabullenen kişi artık yeni yollar aramaya başlayabilecek enerjiye sahiptir.

ŞOK, ÖFKE, DİRENÇ aşamalarını tamamlamadan KABULLENME aşamasına geçilemez. Az ya da çok bu duyguların, enerjilerinin hepsini sırayla yaşarız ve kabullenme aşamasına böyle ulaşırız.

Kimi zaman da bir aşamadan bir sonrakine geçeriz ama tetikleyici benzer bir olayı yaşayarak en başa tekrar dönebiliriz.

Önceki üç aşamadan birinde olan kişiyi boşuna zorlamayın çünkü ancak kabullenme aşamasına geldiğinde, aksiyon planı yapıp uygulayabilir duruma geçecektir.

…ve kimi insanlar son aşamaya- kabullenme-hiç bir zaman geçemeyebilirler.

Atalarımızın öğretileri çoğunlukla tecrübe ve olumlu bir bakış üzerine dayalıdır. Tünelin sonundaki ışığı gösteren bir kapı kapanır daha iyi bir kapı açılır öğretisi;

Yaşanılan olumsuz olayın sonunda, yüzümüze kapanan TAHTA kapının şokunu, öfkesi atlatarak, çözüm yollarına itiraz etmeden, durumu kabullenirsek ve iyimserliğimizi korursak, yeni yollar bularak GÜMÜŞ KAPININ açılmasını sağlayabiliriz.

Duyguların içine gömülüyken bu aşamaları yönetmek hiç kolay değildir, biliyorum. Bu süreçte bir koç ile çalışmak veya danışmanlık almak sizi daha güçlü hissettirebilir. Çünkü her aşamanın üzerinde çalışmak, o aşamada neler hissettiğini bulmak için konuşmak, üzerinde düşünmek ve sonra bu düşüncelerin, duyguların davranışlara nasıl etki ettiğini çözmek izlenmesi gereken yollardan biridir.

Yaşadığınız her ne olursa olsun; İyimser olun, hazırlıklı olun, yaşam sizin önünüze GÜMÜŞ KAPIYI çıkaracaktır.

*http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/depresyon.htm

**Scire, P. (2007). “Applying Grief Stages to Organizational Change”

Not: SARA Etkisi Değişim yönetiminde, yas tutmada, göçmenlerin kültür uyumunda, boşanmada  da kullanılmaktadır. Ben burada iyimser bir düşünce şekli oluşturmada çözüm adımı olarak kullandım.