En çok tutanlar listesi yapılsa neler çıkar? Bir dönem herkesin bileğinde olan uzun yaşa, mutlu yaşa bileklikleri, meyvalı probiyotik yoğurt, sigara bırakma yöntemleri, Karatay, Dukan diyeti, pilates çılgınlığı, Nusr-et Steak House, selfie çubuğu, icebucket challenge çılgınlığı, ve daha neler neler…Tüm bunlar birer sosyal salgın örnekleri. Tıpkı bir virüs gibi küçük bir insan grubu ile başlayıp insandan insana yayılan…

Ya da tam tersi bir çok fikir ortaya çıkıyor, ufacık bir grupta kalıyor ve hiç yayılmıyor. Her gün bir çok restaurant açılıyor ve kapanıyor. Özellikle benim yaşadığım Göktürk’te yeni bir restaurant veya mağaza açıldığında, arkadaşlarımla aramızda ne kadar ömrü olacak bahisleri başlar, ve çok değil 6 ay sonra tabela değişince hem içimiz burulur hem de neden olmadığı hakkında fikirler uçuşmaya başlar aramızda.

Aynı durum her gün yenisi basılan bir çok kitap için de geçerlidir. “Grinin Elli Tonu” iki yıl önce bütün sahillerde ellerden düşmeyen bir tatil kitabıydı. Filmi ise IMDB’de ancak 4 puan alabildi. Game of Thrones, “Winter is Coming” söylemiyle beraber belli bir seyirci grubu tarafından çılgınca takip edilirken,  serinin her kitabı Best Seller olmaya devam ediyor. Neden bazı fikirler başarılı oluyor, neden diğerleri hiç yayılmıyor ve neden bir çok marka ölü doğuyor?

İşte bu soruların cevaplarını bize sunan bir kitap “Contagious”- Salgın kitabı. Jonah Berger Kitabında  “Bir ürünü veya fikri popüler yapan nedir?” sorusunun cevabını veriyor.

İnsan sosyal bir canlıdır ve bu sosyalliğin en doğal çıktısı da iletişim kurma özelliğimizdir.

Bu iletişim içerisinde  insanlar genelde sahip oldukları bilgi ve tecrübeleri birbirlerine anlatma ve fikir alış verişi ile olup bitenden haberdar olma ihtiyacı içindedir. Kısaca insanlar çevrelerindekilerle hikaye, haber veya bilgi paylaşmayı sever. Facebook’ta söylentileri paylaşanlar, beğendikleri yemeklerin resmini çekenler, tatilde gidilen otellerden check-in yapanlar… paylaşmak için bir neden olmalı…tüm satın alma kararlarının %20 ila 50’sinde en büyük etken kulaktan kulağa yayılmadır . Neden kulaktan kulağa yayılma geleneksel reklamdan en az 10 kat daha etkilidir? Cevap çok nettir; Çünkü tanıdığımız insanların ürün tavsiyeleri daha inandırıcıdır. Arkadaşımız genelde bize kendi doğrusunu söyleme eğilimindedir. Ayrıca kulaktan kulağa yayılma daha çok hedefe yöneliktir. Hepimiz elimizdeki bilgiyi anlatmak için, ona en çok ilgili duyacağını düşündüğümüz insanları seçeriz. Örneğin kayağa gideceğini söyleyen arkadaşımıza kayak pisti en iyi olan yerleri anlatırız, ama bu bilgiyi ihtiyacı ve ilgisi olmayan arkadaşımıza vermeyiz. dolayısıyla kulaktan kulağa yayılma hedef odaklıdır.

Daha net olarak insanlar bir fikri ne zaman ve neden paylaşır diye sorarsanız; Jonah Berger diyor ki;

” insanlar bir fikri önemsedikleri zaman, veya o fikir diğerleri için ilginç ve/veya yararlı olduğu için paylaşırlar. Sosyal anlamda insanlar diğerlerine yararlı bilgiler paylaştıklarında kendilerinin daha olumlu algılandıklarını düşünürler.”

ilginç olanları %25 paylaşırken, yararlı olanları sosyal medyada paylaşma oranı %30’dur.

İnsanlar eğitim ve sağlık ile ilgili konuları ve tavsiyeleri daha fazla paylaşırlar.

Ve insanlar kendilerine rahatlama, huşu duygusu veren bilgileri  aynı ortak hisse kapılmasını istedikleri kişilerle paylaşırlar. Susan Boyle’un video’su ilk hafta 66 milyon kez izlenerek neden tıklanma rekoru kırdı? Susan Boyle’u izleyen insanlar şaşırdılar ve kulaklarına / gözlerine inanamadılar. Diğerlerinin de bu duyguyu yaşamasını istediler ve paylaştılar.

Sosyal medyadaki paylaşımlarınızın yayılmasını istiyorsanız insanların yaşamları ile ilgili olmasına dikkat edin. Paylaşımınız duygu içersin ya da duygu yaratsın. Bu duygu yaşamın içindeki olaylardan veya rutinlerden gelsin. İnsanların genelde diğerlerine iyi görünmelerini sağlayacak içerikleri paylaştıklarını hatırlayın.